ÇOCUÄžUN EVLİLİĞİ NEDENİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI
Türk Hukukunda ev sahibi; kendisinin, eÅŸinin, alt soyunun ya da üst soyunun ihtiyacı nedeniyle kiracının tahliye edilmesi talepli dava açabilmektedir. Bu durum TBK m. 350’de düzenlenmiÅŸtir.
a. Gereksinim, yeniden inÅŸa ve imar
MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleÅŸmesini;
1. Kiralananı kendisi, eÅŸi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereÄŸi bakmakla yükümlü olduÄŸu diÄŸer kiÅŸiler için konut ya da iÅŸyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluÄŸu varsa,
2. Kiralananın yeniden inÅŸası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, geniÅŸletilmesi ya da deÄŸiÅŸtirilmesi gerekli ve bu iÅŸler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise,
belirli süreli sözleÅŸmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleÅŸmelerde kiraya iliÅŸkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten baÅŸlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.
Türk Borçlar Kanunu m. 350 hükmüne göre ev sahibinin ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilmesi mümkündür. Bununla birlikte bu hükmün bazı ÅŸartları vardır.
Not: İşbu yazı, çocuÄŸun evliliÄŸi ihtiyacı iddiasıyla baÅŸlatılan tahliye uyuÅŸmazlıkları üzerine odaklanmıştır.
Kanun maddesinde de görüleceÄŸi üzere ihtiyacın ya ev sahibinin kendisi üzerinde ya alt soyu (çocukları, torunları, onların çocukları ve devamı) üzerinde, ya üst soyu (annesi, babası, dedeleri, büyükanneleri ve devamı) üzerinde ya da eÅŸi (resmî nikahlı eÅŸi) üzerinde doÄŸması gerekir. Bu bakımdan da kuzen, yeÄŸen, kardeÅŸ çocuÄŸu, amca, teyze gibi akrabaların ihtiyaçları nedeniyle TBK m. 350’ye dayalı tahliye davası açılamamaktadır.
İstisna: Türk Medeni Kanununa göre evlatlık, her ne kadar biyolojik alt soy olmasa da alt soya iliÅŸkin tüm hükümler evlatlık bakımından da uygulanır. Bu halde de evlat edinilen çocuÄŸun ihtiyaçları da TBK m. 350 kapsamında geçerlidir.
Her ne kadar Kanun hükmünde açıkça zikredilmese de TMK m. 2 gereÄŸi ve Yargıtay içtihadı gereÄŸi ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olması gerekir. Bir kimsenin sudan sebeplere dayalı ihtiyaçları kabul edilemezdir. Bununla birlikte ihtiyaç sebebinin gerçek olması gerekir.
ÇocuÄŸun evliliÄŸi Türk Hukukuna göre geçerli bir tahliye sebebidir.
“İhtiyaçlının evlenme ve baÅŸka bir daireyi kiralama tarihleri ile ihtiyaç durumunun Temmuz 2013 ayı içinde keÅŸide edilen ihtarnameler ile bildirilmesinin ihtiyaçlının evlenecek olması nedeniyle kiralanana ihtiyaç duyduÄŸunu göstermektedir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi , Esas: 2014/6610, Karar: 2014/8287)
Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus ihtiyacın samimi ve gerçek olup olmadığıdır. Gerçeklik ve samimiyet noktasında Yargıtay, bir giriÅŸimin olup olmadığına bakmaktadır. Yani ihtiyaçlının (evleneceÄŸi dile getirilen kiÅŸinin) bir evlilik hazırlığına fiilen giriÅŸip giriÅŸmediÄŸi incelenmektedir.
“İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olması gerekmektedir. Yakın bir gelecekte doÄŸması mümkün olan ihtiyaç iddiası da dinlenebilir. Ancak gerçekleÅŸmesi uzun bir zamana baÄŸlı olan ihtiyacın samimi olduÄŸu söylenemez. Davacı dava dilekçesinde askerliÄŸini yapmış olan oÄŸlunun yakın gelecekte evleneceÄŸini bu sebeple dava konusu daireyi oÄŸluna tahsis ettiÄŸini ileri sürerek dava açmış bulunmaktadır. Ancak yargılama aÅŸamasında davacının oÄŸlunun evlenme hazırlığı içinde olmadığı gibi henüz niÅŸanlı dahi olmadığı ve evlilik için herhangi bir giriÅŸimde bulunmadığı anlaşılmıştır. İhtiyaç iddiası davacının oÄŸlunun evliliÄŸine baÄŸlandığına göre bu sebebin varlığının gerçekleÅŸmiÅŸ olması gerekir. Olayımızda bu durumun gerçekleÅŸmiÅŸ olduÄŸu söylenemez. Mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı ÅŸekilde tahliye kararı verilmesi doÄŸru olmadığından kararın bozulması gerekmiÅŸtir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Esas: 2005/11224, Karar: 2005/12202)
Burada en çok yanlış anlaşılan hususlardan birisini düzeltmek isteriz ki ihtiyacın gerçekliÄŸinden kasıt, ihtiyacın halen doÄŸmuÅŸ olması deÄŸildir. Keza yukarıdaki Yargıtay kararında da vurgulandığı üzere ihtiyaç eÄŸer yakın zamanda neredeyse kesin bir ÅŸekilde doÄŸacaksa gerçek bir ihtiyacın varlığı kabul edilir.
EÄŸer taraflar gerçekten de evlilik aÅŸamalarına baÅŸlamışlarsa bu halde gerçek bir ihtiyacın varlığından söz edilebilir.
Ancak yine vurgulanmalıdır ki, çocuÄŸun evlilik yoluna girdiÄŸi, ev sahibi tarafından açıkça ispatlanmalıdır. Bu ihtiyacın gerçek olmadığı ise kiracı tarafından her türlü delille ileri sürülebilir.
“Taraflar arasındaki uyuÅŸmazlık ihtiyaç iddiasının samimi olup, olmadığı noktasındadır. Davacı ihtarnamede ve dava dilekçesinde taşınmaza kendi ihtiyacı olduÄŸunu belirtmiÅŸ, ancak daha sonraki beyanlarında taşınmaza kayın pederinin ihtiyacı olduÄŸunu, son olarak da oÄŸlunun evlenerek bu evde oturacağını, kayınpederinin de onunla birlikte oturacağını bildirmiÅŸtir. Ancak ihtiyaçlı oÄŸlunun niÅŸan ve evlilik hazırlığı içinde olduÄŸuna dair bir belge ve delil ibraz etmemiÅŸtir. Davacı tanığının ihtiyaç iddiasına iliÅŸkin bir beyanı yoktur. Davacı ihtiyaç iddiasının gerçek samimi, zorunlu olduÄŸunu kanıtlama yükümlülüÄŸü altındadır. Mevcut delillere göre iddianın kanıtlandığından bahsedilemez.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Esas: 2012/814, Karar: 2012/4701)
Benzer yönde diÄŸer kararlar:
“EvliliÄŸe dayandırılan ihtiyaç iddiası için tahliye kararı verilebilmesi için evliliÄŸin gerçekleÅŸmiÅŸ olması, ya da bu konuda ciddi bir hazırlığın yapılmış olmasına baÄŸlıdır. İhtiyaçlının evlendiÄŸi iddia ve ispat edilmediÄŸi gibi evlilik hazırlığı konusunda da herhangi bir delil ikame ve ibraz edilmemiÅŸtir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Esas: 2004/763, Karar: 2004/1100)
“Davacı dava dilekçesinde ve ihtarnamede ihtiyaç iddiasını münhasıran evliliÄŸe dayandırmış, ancak yargılama sırasında evlilik yapılmadığı gibi bu konuda esaslı herhangi bir hazırlık giriÅŸiminde bulunmamıştır. Buna göre ihtiyaç iddiasının samimi ve zorunlu olduÄŸu kabul edilemez.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Esas: 2003/1836, Karar: 2003/1921)
İhtiyaç gerçekleÅŸmiÅŸ olmalıdır yahut yakın zamanda gerçekleÅŸmesi neredeyse kesin olmalıdır. Çok uzak zaman sonra doÄŸacak ihtiyaçlar, doÄŸması kuvvetle muhtemel olmayan ihtiyaçlar geçerli kabul edilemez. Yukarıdaki mahkeme kararları da paralel noktalara açıklık getirmektedir.
Burada önemli vurgulanması gereken bir husus da kiracının tahliyesinin gerekli olmasıdır. Yani sözleÅŸme konusu taşınmazın boÅŸaltılmasının gerekli olup olmadığı incelenmelidir.
İçtihatlar çerçevesinde bu konuda bazı genel ilkeler kabul edilmiÅŸtir. Ancak bu ilkeler her somut olayda ayrıca deÄŸerlendirilmelidir ve bu ilkeler haricinde yeni ilkeler de aranabilmektedir.
Buradaki temel hukuki mantık ise kiracının korunmasıdır. Bu bakımdan da kiracının tahliye edilmesi son çare olarak düÅŸünülmelidir.
Burada ise bazı genel ilkelere değinmekte fayda vardır.
Uygulamada en sık rastlanan hususlardan bir tanesi, kiraya verenin baÅŸkaca bir konutu olmasıdır. Bu halde de kiÅŸinin öncelikle bu konutu deÄŸerlendirmesi ve kiracıyı tahliye etmeksizin çözüme gitmesi gerekir.
Ancak burada kiraya verene ait diÄŸer konutun da bu ihtiyacı karşılamaya müsait olması gerekir. Burada müsaitlikten kasıt; aynı ÅŸehirde olması, ihtiyaçlının ihtiyacına karşılık verebiliyor olması ve kirada bulunmaması gibi hususlardır. EÄŸer her iki konut da kirada ise bu halde hangisinin ihtiyacı daha iyi karşıladığı incelenmektedir.
Kaldı ki kiraya veren halihazırda kendi evinde kalıyor olsa dahi gerçekten kiradaki eve dair gerçek bir ihtiyaç var ise bu ihtiyaç doÄŸrultusunda tahliye kararı verilebilmektedir.
“1932 doÄŸumlu davacının, halen kendisine ait ikinci katta bulunan asansörsüz ve sobalı evde ikamet ettiÄŸi, bodrum katta yer alan kömürlükten kömür taşımasına komÅŸularının yardım ettiÄŸi, kiralananın ise kaloriferli binanın birinci katında yer aldığı, gerek bilirkiÅŸi raporundan, gerek davacı tanıklarının beyanlarından anlaşılmaktadır. Bu durumda ihtiyaç iddiasının samimi ve zorunlu olduÄŸunun kabulüyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Esas: 2003/8731, Karar: 2003/8796)
Yargıtay; ihtiyaçlının kirada kalıyor olmasını, ihtiyacın gerçek ve samimi olduÄŸu hususunda karine olarak kabul etmiÅŸtir. Bununla birlikte lojman gibi yerlerde kalan ihtiyaçlının ihtiyacı olmadığına hükmetmiÅŸtir.
“Lojman kirasının rayiç kiranın çok altında olduÄŸu, memura yardım amacıyla kira ve genel giderler karşılığı sembolik mahiyette çok az bir bedel alındığı bilinen bir keyfiyettir. İhtiyaçlının lojmandan çıkarılacağına dair iddia da yoktur. Bu durumda davacının lojmanda oturan oÄŸlunun lojmandan çıkarak kiralananda oturmak isteÄŸi- yolundaki iddiasının zorunlu bir ihtiyaç olarak kabulü mümkün deÄŸildir. ÖzelliÄŸi itibariyle lojmanı lalettayin kiralık bir yer olarak kabul etmek mümkün deÄŸildir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Esas: 1987/7540, Karar: 1987/9858)
Türk Hukukuna göre bir kimse dava açtığı anda dava nedenine baÄŸlı kalmak zorundadır. Sonradan farklı bir ihtiyaç nedenine dayanılması mümkün deÄŸildir. Somut olayda arabuluculuk süreci çocuÄŸun evlenmesine dayandığından baÅŸkaca bir nedene sonradan dayanılması mümkün deÄŸildir.
“Davacı vekili müvekkilinin oÄŸlunun 28 yaşında olup evlilik hazırlığı yaptığını, halen babası ve annesi ile birlikte oturduÄŸunu, reÅŸit olup ayrı eve çıkmak istediÄŸini belirterek süresinde açtığı iÅŸ bu dava ile kiralananın tahliyesini istemiÅŸtir. HUMK 26 maddesine göre hâkim talep sonuçları ile baÄŸlı olup ondan fazlasına veya baÅŸka bir ÅŸeye karar veremez. Dava dilekçesinde davacı vekili ihtiyaçlının evlilik hazırlığı yaptığını açıklayarak reÅŸit olan ihtiyaçlının ayrı bir eve çıkmak istediÄŸini belirttiÄŸine göre tahliye sebebinin reÅŸit olan ihtiyaçlının evlilik hazırlığına dayalı deÄŸil, annesi ve babasından ayrı ve müstakil olarak oturmak istediÄŸine iliÅŸkin kiralananın tahliyesini istediÄŸinin kabulü gerekir.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, Esas: 2016/3380, Karar: 2016/3343)
GörüldüÄŸü üzere; Türk hukukunda kiracının tahliyesine dair taleplerde bulunmak ve kiracıların da tahliye taleplerine dair cevaplar vermesi oldukça karışık bir durumdur. Her türlü tahliye davasında bir avukattan yardım alınması tavsiye edilir.
Avukat Cüneyt FİDAN